24.8.09

La Mala Educacion (Bad Education)



Film izlemek benim için zevkten ziyade, müptelası olduğum bir 'şey'. Çok fazla film izlememe rağmen fark ettiğim şey, ne adam gibi oyuncu biliyorum, ne adam gibi yönetmen biliyorum oldu.
Zerre eksikliğini hissetmiyorum.

Hani bazı tipler vardır, '' X yönetmene hastayım alayını izlerim''. Hani bu tipler bana o kadar şey geliyor ki. Benim de var taptığım yönetmen, ama her filminide gözüm kapalı eksiksiz diyerek izlemem...

Şimdi baktığımda, görünürde 2 yönetmen hayatımı değiştirme noktasında beni etkilemiş, 1 yönetmene de acayip sempati beslemişim.

Hayatımı Değiştirenler: Chan-wook Park, Pedro Almodovar.

Sempati Beslediğim: Tim Burton(Klişe ama öyle değil).

Chan-wook Park, tamamen beni benden değiştir
en bir insandır. İlk olarak Oldboy ile tanıştım onunla, ve kindar ve intikamcı olma kişiliğimi o şekillendirdi diyebilirim. Biraz psikopatça ama öyle. Daha sonra Symphaty for Mr.Vengeance, Symphaty for Lady Vengeance, Three Extrems vs...

Hani bir insan intikam olayını bu kadar duru, ama bir o kadar da komplike anlatabilir. Sarsmıştı beni genç yaşımda, görüyorsunuz ki hala etkisindeyim...

Pedro Almodovar ise... Hable Con Ella(Talk To Her) ile tanıştım, verdiği dram, beni ağlatacak, yüreğimi sıkacak cinstendi. Hele ki benim gibi erkek-kadın mevzularında derinden yaralara sahip bir insanken. Birisi sözlükte ya da ona benzer bir yerde Almodovar için bir tanım yapmıştı; '' Kırmızı filmler çekiyor...''
Bunu geçtim filmden bir kare, benim herşeye bakışımı değiştirdi. Spoiler vermek istemiyorum,
sadece kareyi koyuyorum; anlayan anlayacaktır...

Evet ya, kırmızı adamın çektiği filmleri anlatıyor. Pastel bir film çektiği. Etik değerleri sorgulatıyor insana, var mı ötesi! Evet Hablo con Ella'da da ki bakıcının yaptığının doğru olup olmadığını çok düşündüm. Cevap bulamadım orası ayrı. Ama bunu yaparken, üzüyor seni, ilişkilere bakışını değiştiriyor, insanların yaptığı çabaların, verdiği değerlerin aslında bir yokoluş içinde olduğunu anlatıyor. Anlatıyor da anlatıyor. Volver zira öyle bir filmdi. Bu sefer kadınların aile içi durumlarını irdelemesi...

Ama asıl gelmek istediğim nokta, dün izlediğim La Mala educacion(Bad Education)...

Hiç bakmadım, konusu nedir ne değildir diye. Imdb 7.5 puan vermiş. E bir de Almodovar, indir anasını satayım dedim. Ve film gay filmi çıktı. Gay aşkı, gay sevişmesi, gay ilişkisi...

Ben tiksinirim bundan. Tam kapatacaktım ki filmi, film gene bambaşka şeyler irdeletti bana. Olayı ibne kovboylar bakışı ile izleseydim bunlar olmayacaktı tabiki de. Hem Almodovar'a haksızlık etmiş olacaktım. Filmde dram öyle bir işleniyor ki, gaymiş, ibneymiş, transmış; yerler alayını. He ama burdan da, Yağız ibne ilişkisi için ağladı olarak çıkarmayın; çok merak ediyorsanız izleyin görün.

Her neyse, filmin kurgusu zaten muhteşem. Ordan oraya atlamalar, ne ulan bu şimdi dedirtmeceler; ve Almodovar klasiği löbönk bir son! Hem de son sahne sonu değil.

Oraya gelişi öyle bir anlatıyor ki!

Film sektörü çok değişik, mükemmel yeteneklerin adı duyulmazken, sikimsonik yönetmenler zilyon dolarlık bütçeye sahip oluyorlar. Evet acımasız, ama iyi ki de böyle; yoksa Chan-wook Park, o filmleri yapmayacaktı...

Tim Burton’a gelince. Adam cidden kaliteli bir sunum veriyor izleyene. Bu yadsınamaz bir gerçek. Ve filmlerde verdiği gothic etkileşimi konuyu bambaşka izleyiş sunumu veriyor. Tim Burton ne yapsa izlerim, valla izlerim. Beğenirim, beğenmem, eksiği olur, olmaz... Umursamıyorum, sadece filme verdiği atmosfer yetiyor...


İzlediğin film sana bir şey vermeli düsturusunu da pek kabul etmiyorum. Hani illa sana bir düşünme sonucu vermek zorunda değil; kaldı ki düşünmen için film izlemene gerek yok! Eğlencelik, zaman öldürmek için yapılan filmlerde cidden başarılı bence. Bir film beni esnetmiyorsa, sıktırmıyorsa; daima başarılıdır!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder