Üzmek... Birini bir şey aracılığı ile üzmek, kötülük yapmak. Üzerken birilerini bir sebebimiz vardır. Ve o sebepler bize göre çok doğrudur , bu da su götürmez bir gerçek.
Bir insan hiç kimseyi üzmeden yaşayıp ölebilir mi ? Bak ölmek, illa ölürken arkada bırakanları üzeceksiniz. Er ya da geç. Peki başkası üzülmesin diye kendi hayatınızı feda edermisiniz ? Ya da başka birisini ? Ah bu çok ağır bir şey değil mi ? Başkası üzülmesin diye başkasını üzmek. Amaçtan sapmak. E hani üzmek istemiyorsun kimseyi ? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
Üzeceksin...Eğer sen mutlu olacaksan, bencil olacaksın. Çünkü sen bir daha bu hayata gelemeyeceksin, bu bedene hapsolamayacaksın... !
28.12.08
Ortada kalan suçlu mudur ?

Yaşantımızda en çok kaçtığımız şeylerin arasında ' ortada kalmak ' insanoğlunun en çok karşılaşmaktan korktuğu temel içgüdülerden bir tanesidir. İlk insanlıktan bu yana paylaşımcı , iş bölümü halinde yaşantı mevcut, ve herkes çıkar sonucu beraber olurlar. Arkadaşlık ilişkileri , iş ilişkileri , devletler arası ilişkiler vs... Bu yüzden kimse aynı ilişki içerisinde başka bireylerle , ortada kalmak istemez. Örneğin ; ben x kişi ile y kişisi arasındaki diyalogumdan çok müthiş haz alıyorum. Ama x ile y birbirlerinden haz alamıyorlar ; daha doğrusu çıkar meselesi yok aralarında, birbirlerine verebilecekleri hiç bir şey yok. Ve bu 2 kişi ile iş ilişkim olsun. 2 side benim üst mertebende olsun. 2 side bana aynı gün bitirmek sureti ile , bir iş vermiş olsunlar, ama aynı zamanda başka iş ile uğraşmayacak olayım. Hangisini seçebilirim ? Ortada kaldım işte. X i seçsem Y bana bozulacak , benden çıkar sağlamamış olacak. Ya da tam tersi. Bakın ne kadar kötü değil mi ?

Ortada kalan ne mi oldu ? Ortada ciddi şekilde kaldı çünkü onunda çıkarı söz konusuydu. Her taraf ona bir çıakr sağlıyordu. Seçim yapması çok zordu. Belki de seçimini yapmıştı. Ama taraflardan birisi onun yanındaydı. Psikolojik baskı , duygusal sömürü vs. hepsi onun elindeydi , yapması daha kolaydı... Ortadaki daha da baskı altına girdi. Bu da benim istediğim şeydi. Çünkü baskı altında ben daha şanslıydım. Yüzümü görebiliyordu , mimiklerimden herşeyi anlayabiliyordu. Ama benim unuttuğum bir şey vardı , ortadaki kararını vermişti. Sadece benim ile olan çıkarını korumak adına benimle , beni seçmiş gibi davranıyordu. Ve ben bunların farkındaydım. Kendimi seçilmiş kişi gibi hayal ettim , bu yalana inandırdım. Ve ' o ' anın geleceğininde farkındaydım. Seçtiği tarafa gitmesinin zamanı. Ve o zaman geldi...
Ben kaybettim belki bu mücadeleyi. Belki kazandım , ama sonradan hükmen mağlup ilan edildim. kim bilir ki ? Ben ortadaki değilim. Cevabı o biliyor...
Bunların hepsi ne için miydi ? Sadece sevgi...
27.12.08
Klinikte Tek Geçen Zaman

Klinik, hastalar geliyor , aşılar yapılıyor. Ben ise izliyorum yardım ediyorum ; arada aşı yapıyorum.
Ama bazen koskoca klinikte tek başıma kalıyorum. Düşünmeden de edemiyorum acaba çok acil bir hasta gelse ne yaparım ? Evet ne yaparım?...
Adam akıllı bilgi sahibi değilim daha. Klinikte oturmuş msn ve ya feyzbukta dolanmaktayım. Aniden kapı açılır ; kucağında kan içinde bir köpek sahibi gelmiştir. Vücudumdaki adrenalin devreye girer girmez ayağa fırlarım ; ve ne oldu gibi bomboş bir soru sorarım. alacağım cevap ise bellidir ; araba çarptı. Evet bu güzel köpeğe araba çarpmıştır ; ve acilen ameliyat edilmesi gerekiyordur. Bilinçsizce elim ayağıma dolaşır. Engin Abi'yi aramak aklıma gelmiyordur , çünkü klinikte tek başıma olduğumdan sanki klinik benimmiş , sanki ben hekim olmuşum gibi ; hastaya çare aramaya düştüm.Köpeği kucağıma alıyorum bilinçsizce , ayağına , kafasına , gözüne ; saçma sapan heryerine bakıyorum. Köpeğin adının rosemary olduğunu öğreniyorum ; sahibi öyle diyor. ' ölme rosemary beni bırakma ' diye haykırıyor adam. Gaza geliyorum. Kurtarıp köpeği kahraman olmak istiyorum. Ameliyat masasına yatırıyorum köpeği ; steril eldivenleri aramaya başlıyorum.Bilmiyorum ki nerde o lanet eldivenler... Sadece asistanlık yapmıştım ameliyatlarda.Ne nerde zerre fikrim yoktu. Köpek iyice kan kaybetmeye başlamıştı. Oraya buraya çarpıyordum. Sanırım köpeğin sahibide bana küfürler yağdırıyordu ; ama duyamıyordum. Adrenalin salgısı beni öldürecekti.
Eldiveni , steril olmayı boş veriyorum.Kanayan yere baskı yapıyorum , en azından zaman kazanayım diye. Ama çok geç kalmıştım , soluması çok yavaşlamıştı.Üstüm başım kan içinde telefonuma yöneldim , Engin Abi'yi aradım. Durumu anlattım.Hemen geliyorum dedi...Ama o sırada köpeği kucağına almış hasta sahibi üzerime doğru ; burnundan solur vaziyette yürüyordu. Birşeyler diyordu, büyük ihtimal 7 sülalemi elden geçirmişti. Rosemary'nin kan içindeki bedenini üstüme doğru fırlattı. Gözlerimi kapadım ; ellerimi açtım.Tutmak için çaba göstermekten korktum ; elime gelirse diye ellerimi açmış bekledim...
Tam o sırada kliniğin kapısı açıldı ve bir ses ; ' napıyorsun olm öyle '...Gözlerimi açtım karşımda Engin Abi.Hastadan dönmüş.Ben ise ayağa kalkmış gözlerimi kapamış , ellerim açık vaziyette buldum kendimi...
Yapan-Eden
yattering
1 Balkabağı
Etiketler:
hayal kurmak,
klinik,
rosemary,
sıkılmak,
thred,
veteriner hekim

Zoraki
Zoraki bir şekilde blog olayına el attım.Kendime göre çok haklı sebeplerim var. Kaderci olup ' Kısmet ' diyerek siftah yapılıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)